Ispanya’nın ana muhalefet partisi Salı günü yaptığı açıklamada, Türkiye-AB ilişkilerinin karşılıklı güvene dayalı olması gerektiğini söyledi.
Sağcı Halk Partisi (PP) Başkanı Alberto Nunez Feijoo, Ankara’nın Ukrayna’daki savaş konusundaki tutumunun blokla ilişkilerinin geleceği için belirleyici olacağını savundu.
Anadolu Ajansı’ndan (AA) bir muhabir de dahil olmak üzere yabancı gazetecilere verdiği demeçte, “Savaş bloğun Türkiye ile ilişkilerini daha da karmaşık hale getirdi.”
Türkiye’nin ekonomisi, nüfusu ve jeostratejik konumu ile önemli bir ülke olduğunu vurguladı.
“Şu anda ilişkilerin kritik zamanlardan geçtiğini düşünüyorum” diyen Erdoğan, bloğun Rusya’ya yönelik politikalarına uygun olup olmayacağına Ankara’nın karar vermesi gerektiğini kaydetti.
24 Şubat’ta Ukrayna’da savaşın başlamasından bu yana Ankara, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü yüksek sesle desteklerken, düşmanlıkları sona erdirmek ve kalıcı bir çözüm getirmek için barışçıl bir çözüm bulma konusunda kararlı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve üst düzey Türk yetkililer, Ankara’nın savaşı diplomasi yoluyla sona erdirmeye katkıda bulunmaya hazır olduğunu defalarca söyledi ve her iki lideri de Türkiye’de buluşmaya davet etti.
Türkiye, Birleşmiş Milletler, Rusya ve Ukrayna 22 Temmuz’da İstanbul’da, sekizinci ayına giren savaş nedeniyle sıkışan Ukrayna tahılını ihraç etmek için Ukrayna’nın Karadeniz’deki üç limanını yeniden açmak için bir anlaşma imzaladı.
Türkiye, Eylül ayı sonlarında Moskova’nın 55 Rus askeri karşılığında 215 Ukraynalı askeri serbest bırakmasına yol açan bir anlaşmada önemli bir rol oynadı.
Ukrayna cumhurbaşkanlığı ofisinden yapılan açıklamaya göre, Ukrayna’da “Azovstal’ın savunucuları” olarak selamlanan beş Ukraynalı, Erdoğan’ın kişisel koruma garantisi altında Türkiye’de bulunuyor.
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB İşleri Direktörü Faruk Kaymakcı geçtiğimiz günlerde Daily Sabah’a verdiği demeçte, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin genişleme politikasını daha ciddi bir şekilde ele almasını ve aday ülkelere karşı daha cesaret verici davranmasını beklediğini belirterek, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşının hem AB ülkelerinde genişleme ihtiyacını artırdığını da sözlerine ekledi. AB ve NATO.
Türkiye-AB ilişkilerine Doğu Akdeniz’deki gerilimler, Türkiye’nin Suriye’deki rolü, göçmen krizi ve Türkiye’nin bloğa katılım sürecindeki açmaz da dahil olmak üzere birçok konuda anlaşmazlıklar damgasını vurdu. Ancak Türkiye, son zamanlarda Avrupa’nın bir parçası olduğunu ve geleceğini AB’de gördüğünü yineleyerek, tam üyelik için çalışmaya devam edeceğini de sözlerine ekledi. Ankara, düzenli üst düzey diyaloglar, vize serbestisi ve daha fazla terörle mücadele çabalarını savunurken, katılım sürecini yeniden canlandırmaya ve Türkiye-AB Gümrük Birliği’ni güncellemeye çağırıyor.
Türkiye, sendika ile en uzun geçmişe ve en uzun müzakere sürecine sahip ülkedir. Ülke, 1964’te AB’nin selefi olan Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile genellikle sonunda aday olmanın ilk adımı olarak kabul edilen bir ortaklık anlaşması imzaladı. 1987 yılında resmi adaylık başvurusunda bulunan Türkiye, aday ülke statüsünü alabilmek için 1999 yılına kadar beklemek zorunda kaldı. Ancak müzakerelerin başlaması için Türkiye’nin 2005 yılına kadar altı yıl daha beklemesi gerekti, bu diğer adaylara kıyasla benzersiz bir şekilde uzun bir süreç. Son yıllarda, katılım süreci durmuş görünüyor.
